Yolpalas Cinayeti – Halide Edip Adıvar Kitap Yorumum
Halide Edip Adıvar / Yolpalas Cinayeti / Sayfa: 68
Yolpalas Cinayeti – Halide Edip Adıvar Kitap Yorumum
Hepimizin yakından tanıdığı bir isim ile birlikte yola devam edeceğiz bugün. Halide Edip Adıvar…
Milli edebiyat dönemi yazarlarından kalemi en kuvvetli olan isimlerden biri kendisi. Onu daha çok Kurtuluş Savaşı – Milli Mücadele Dönemi konularını işlerken görmüşüzdür. Görmekten ziyade bize hep o yönü anlatılmıştır demek daha doğru olacaktır. Dönemin halini ortaya koymak için eserlerine hep kadın kahramanları konu etmiş ve Anadolu’yu bu gözlerden bizlere sunmuştur. Lakin bu sefer işler oldukça farklı. Alışılagelmiş Halide Edip’in dışına çıkacağız bu romanı ile. İsminden de anlaşıldığı üzere bir cinayeti konu ediniyor yazarımız. Normal şartlar altında ona ithaf edemeyeceğiniz bir orman tarzı ile okurlarının karşısına çıkmış bu sefer yazarımız.
Neden ithaf edilmesin ki? E söyledik ya konularını genellikle Anadolu ve Kurtuluş Savaşı’ndan alıyor diye. Bu sefer bireysel bir konu işlemiş diyebiliriz. Tam olarak olmasa da. Çünkü bir nevi içerisinde zengin-fakir durumuna da dikkat çekiyor. Sonradan görmelik mevcut. Tabii ki ana tema bu söylediklerim üzerine kurulu değil ama bu güzergahın da kullanıldığını göz ardı etmemek gerekiyor. Şekilsel özelliklerine değindikten sonra ne demek istediğimi daha açık konuşacağız lakin evvela diline, üslubuna bir dikkat çekelim. İşlediği konu her ne kadar savaş yılları yahut Anadolu olmasa da dili gayet sakin ve pürüzsüz. Üslubu ise her zaman ki gibi tatlı bir hırçınlığa sahip. Okunmaya değer mi tartışmasına girmeyeceğim dahi. Halide Edip’in kaleminden meydana gelmiş bir ürün için bu tartışmayı yapmak dahi haddi aşmak sayılır benim nazarımda. Eser, sağlam da bir olay örgüsüne sahip olduğu için sıkılma ihtimaliniz yok zaten. Merak unsuru sizi içine çekecektir. Oldukça etkileyici bir eser yorumunda bulunmak abartı sayılmayacaktır. Bazen akışı değiştirmek isteyebilirsiniz. Dümeni alıp kendiniz yön vermek isteyebilirsiniz olaylara ama bırakın yazarımız suyu istediği yere taşısın. Emin olun o şekilde daha mutlu ayrılacaksınız romanımızdan. Etraflıca şekilsel özelliklerine ve yazarın üslubuna değindiğimize göre artık usulca ve kısaca ne anlattığına değinebiliriz sanırım. Ben hazırım, siz de hazırsanız uçuşa geçelim artık 😊
Başkahramanımız öksüz bir kız olan Akkız. Annesi ölünce bir ailenin yanına dadı olarak veriliyor. Bakması istenilen çocuğumuz Bülent. Bülent Akkız’ı çok sevince ailesi bu isteğini geri çevirmeyip Akkız’ı bakıcı olarak Yolpalas Apartmanı’na dadı olarak alıyor. İşler buradan sonra karışıyor zaten. Eve bir de şoför alınıyor: Mükerrem. Akkız’ın annesini soyup kaçan adam. Evin sonradan görme, sosyete olma hanımı Sacide var bir de. O bir köşede dursun.
Mükerrem, ahlaksız teklifini reddeden Akkız’a iftira atarak onu evden kovdurmaya çalışır. Akkız da annesini soyan bu adama zaten kim besliyordu derken dayanamaz ve nu boynundan bıçaklayarak öldürür. Sonrasında davaya genç adam Rıfkı bakar. Dava, Akkız’ın tımarhaneye gitmesi şartı ile düşer. Bu heyecanlı olayların tadına bakmak istiyorsanız sadece buradaki kısa satırlar ile yetinmemenizi tavsiye ederi. Şimdiden keyifli okumalar.
GONCA
listeme ekliyorum güzele benziyor